Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Gilead Science tarafından üretilen ve HIV enfeksiyonunun tedavisinde kullanılan 4 farklı ilacı tek hapta birleştiren Stribild adlı ilaca onay verdi. İlaç, emtricitabine ve tenofovir (yani truvada) yanı sıra yeni ilaçlardan elvitegravir ve cobicistat içeriyor. Peki bu ilacın mevcutta kullanılan ilaçlardan farkı ne? Aslında kullanım kolaylığı dışında pek bir farkı yok. HIV tedavisi kombinasyon tedavisi gerektirdiği için birden çok ilaçla tedavi edilmek zorunda. Bu sebeple günlük alınması gereken hap sayısı fazla. Bu ilaç ise günde tek bir hapla tedavi imkanı sağlıyor.
Daha önce 2006 yılında onaylanan Atripla adlı kombine ilaç, tek hap ile HIV tedavisi dönemini başlatmıştı. Bu ilacın sağladığı da bu. Ancak Atripla hala Türkiye'de bulunmuyor üreticisi ruhsat almak için başvurmadığı için. Stribild adlı bu yeni ilacın da Türkiye'ye gelmesi ve Türkiye'deki HIV pozitiflerin kullanması en azından 5 sene sonrasını bulacak.
İlacın olası yan etkileri arasında mide bulantısı ve ishal ilk sırada. Böbreklere zarar verebileceği, kemik erimesine neden olabileceği ve vücutta yağ dağılımını bozabileceği uyarılar arasında.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Dünyada yaklaşık 10 milyon HIV pozitifin ilaçlara erişimi olmadığı için çaresizce ölümü beklediğini, oysa ki tedavi gören HIV pozitif bir kişinin herkes kadar sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürebileceğini...
29 Ağustos 2012 Çarşamba
12 Ağustos 2012 Pazar
HIV Pozitif Olduğumu Öğrenirken Neler Yaşadım
Hürriyet Gazetesi'nden Mesude Erşan, HIV pozitiflerin yaşadıklarıyla ilgili yaptığı haberlere bir yenisi ekledi ve her zamanki gibi olayları tüm çıplaklığıyla gözler önüne koydu.
İşte 60 yaşındaki, üç çocuk ve iki torun sahibi, çeşitli şirketlerde üst düzey yöneticilik yapmış, halen bir üniversitede öğretim görevlisi olan C.T.'nin yaşadıklarının anlatıldığı haber. Haberi hiç yorum yapmadan paylaşıyorum ve hem bu haber için hem de konuyla ilgili önceki haberler için Mesude Erşan'a teşekkürlerimi gönderiyorum.
Meme büyümesi rahatsızlığından şikayetçi. Hastaneye gidiyor, bayıltılıyor, ameliyata alınıyor ve tam o sırada gelen kan testi sonuçları herkesi şoke ediyor: HIV Pozitif! Apar topar dışarı çıkarılıyor, iddiasına göre, ameliyatı da yarım bırakılıyor. Kendine geldiğinde ne olduğunu anlamaya çalışıyor. O hariç herkes hastalığını öğrenmiş durumda. C.T.'nin yaşamı iyi bir eğitim, kariyer ve başarılarla dolu. Bir bankada üst düzey yöneticilik, menkul kıymetler ve sigorta şirketlerinde yöneticilik ve vakıf genel müdürlüğü yaptı. Halen de bir üniversitede öğretim görevlisi. Geçen mayıs ayında jinekomasti (erkekte meme büyümesi) nedeniyle ameliyat olmaya karar verdi. Bir arkadaşı vasıtasıyla plastik cerrah Doç. Dr. H.T.S.’ye ulaştı. Ameliyatın İstanbul Avrupa yakasındaki bir vakıf hastanesinde olmasına karar verildi. Ancak doktor C.T.’ye hastaneye girişte yine bir plastik cerrah olan S.A.’nın adını vererek kayıt yaptırmasını istedi. C.T., doktorun bu isteğini kabul etti. Ancak o doktoru hiç görmedi. Rutin prosedürler tamamlandı ve C.T. 25 Mayıs’ta saat 08.05’te ameliyata alındı. Ameliyat başladıktan kısa süre sonra kan testi sonuçları geldi: HIV pozitif. Tekrar kan testi yapıldı; bir saat sonra yenilenen kan testinin sonucu da aynıydı. C.T. uyutulduğu için olan bitenden habersizdi; ameliyatın bitiş saati 12.35 olarak rapor edildi.
DOKTOR HESAP SORDU
C.T. hastanedeki odasında kendine geldiğinde saat 13.00’ü gösteriyordu. Göğsünde bandaj ve drenler vardı. Eski eşi başucundaydı. Doktor geldi, eski eşe görüşmek istediğini söyledi. Uzunca bir süre sonra eski eş, yanında kardeşiyle geri döndü. C.T. etrafında yaşana tuhaf telaşa bir türlü anlam veremiyordu.
ŞOKE EDEN TAVIR
Daha önceki görüşmede aynı gün taburcu olabileceği söyleyen doktor da birkaç gün hastanede kalması gerektiğini söyledi. Ortada hayıra yorulabilecek bir durum olmadığını anlayan C.T. o günü ve sonrasını şöyle anlatıyor: “Daha sonra doktorum yine odaya geldi ve ‘Her şeyi konuştunuz mu?’ dedi. Eski eşim bunun üzerine doktoru çekip dışarı çıkardı. Derken ‘Enfeksiyon riski var’ deyip odamı değiştirdiler. Ortamın gerginliği artıyordu. İyice işkillenmeye başladım. Kanser oldum ve bana söyleyemiyorlar diye düşünmeye başladım. Akşama doğru eski eşim ‘Kanında HIV pozitif hareketliliği görülmüş’ dedi. O gece öyle geçti, durumu idrak etmekte zorlanıyordum. Ertesi gün doktorum yanıma geldi, suçlayan, azarlayan bir ses tonu ve tavırla ‘Ne diyorsunuz bu işe? Hepimizi riske attınız, yakışıyor mu size! Başkalarına bulaştırabileceğinizi düşünmediniz mi’ dedi. Doktorum bilerek ve isteyerek hastalığımla ilgili özel bilgilerimi hasta mahremiyet haklarımı gözetmeden, yasal olmayan şekilde başkalarıyla paylaşmıştı. Doktorun tanıdığı arkadaşımın, eski eşimin, eski kayınbiraderimin, eski kız arkadaşımın ve başkalarının daha hastalığımdan haberi oldu. Bu ciddi hak ihlali. Kan örneklerim mevzuata aykırı şekilde kodlanmadan, adım gizlenmeden dışarıda bir laboratuvara gönderildi. Yine İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne ‘özel’ kodla gönderilmesi gereken kan örneği, haklarım ihlâl edilerek mevzuata aykırı bir uygulamayla ismim açık yazılı ve belgesiz olarak Ankara’ya Sağlık Bakanlığı’na gönderildi. Doktor tarafından Ankara’da kanın teslim edileceği kişinin bilgisi eski eşime SMS’le bildirilip kan doğrudan eski eşimin eline verildi ve kuryelik yapması sağlandı. Daha sonra yine kendisine telefonla doğrulama testi sonuçları aktarıldı.”
ESKİ EŞ: BANA EŞCİNSEL OLUP OLMADIĞINI SORDULAR
Yanına gittiğimde ameliyattan çıkmış, yatağındaydı. Bir süre sonra doktoru geldi, “Biraz görüşebilir miyiz?” diyerek beni dışarıya çıkardı. Ameliyatın nasıl geçtiğini anlatacak sandım ama, “Çok büyük bir sorunumuz var. Ameliyat sırasında HIV pozitif olduğunu öğrendik” dedi. Sonra bu bilginin ameliyatın ortasında geldiğini, bu yüzden panik yaşadıklarını, ekibin ve kendisinin çoraplarına kadar bütün giysilerini ameliyathanede bırakıp çıktıklarını ve hemen koruyucu önlemler aldıklarını anlattı. Gerçekten de ayakkabılarını çorapsız giymişti, çok şaşırdım. Derdi hasta değil, kendi riskleriydi. Sonra bana eski eşimin eşcinsel olup olmadığını, virüsü nereden kapmış olabileceğini, şüpheli bir ilişkisi bulunup bulunmadığını sordu. Kendisi ve ekibini nasıl koruyacağını bilmediğini, belki de koruyucu tedavi gerekeceğini, ancak ilaçların yan etkileri olduğunu ve bundan da çekindiğini anlattı. Başından beri tavrı ne profesyonel ne de insalcıldı... Şefkatten eser yoktu. Sonra yine aynı panikle, “Birinin ona hastalığını söyleyip ilişkide olduğu kişilere haber vermesi lazım” dedi. Ben de bir doktorum, doğrulama testi sonuçları gelmeden ve hastaya söylenmeden önce yapılması gerekenleri ona ben hatırlattım. “Hangisi kötü? Virüslü olduğunu öğrenmek mi? Sevdiğin birinin virüslü olduğunu öğrenmek mi? Sanırım ikincisi daha kötü. Belki de birincisi. Neden kötü? Virüs öldürücü olduğu için mi? Virüs bir utanç kimliği taşır mı? Anlaşılmaz duygular içinde girdaba yakalanmış gibiyim. Neresi alt, neresi üst bilmiyorum. Zombiden kötüyüm”
SÜRECİ YÖNETME HAKKIM GASP EDİLDİ
Türkiye’de insanı insan yerine koymamanın en tipik ve vahim örneklerinden birini yaşadım. HIV pozitifli yaşam benim için yepyeni bir dönem. Süreci yönetme, düzenleme hakkı benden gasp edildi. Hastalığımı ilk öğrenmesi gereken yakın çevrem değil bendim. Bu bilgiyi kimlerle paylaşıp paylaşmayacağımı seçme hakkım elimden alındı. Kendi yetkim, onayım, kontrolüm dışında bir süreç başladı. Tedirginim, eski faaliyetlerimi yönetemez haldeyim. Cesaretim kırıldı. Eskiden yaptığım pek çok şeyi yapamıyorum. Şimdi hayatımdaki herkesle ilişkilerimi bu yeni duruma göre yapılandırıyorum. HIV pozitif olduğum bilgisinin ne kadar yayıldığını bilemiyorum. Haftada iki saat psikolojik destek alıyorum. İki buçuk saatten fazla uyuyamıyorum; ilaçların etkilerini saymıyorum bile.
İşte 60 yaşındaki, üç çocuk ve iki torun sahibi, çeşitli şirketlerde üst düzey yöneticilik yapmış, halen bir üniversitede öğretim görevlisi olan C.T.'nin yaşadıklarının anlatıldığı haber. Haberi hiç yorum yapmadan paylaşıyorum ve hem bu haber için hem de konuyla ilgili önceki haberler için Mesude Erşan'a teşekkürlerimi gönderiyorum.
Meme büyümesi rahatsızlığından şikayetçi. Hastaneye gidiyor, bayıltılıyor, ameliyata alınıyor ve tam o sırada gelen kan testi sonuçları herkesi şoke ediyor: HIV Pozitif! Apar topar dışarı çıkarılıyor, iddiasına göre, ameliyatı da yarım bırakılıyor. Kendine geldiğinde ne olduğunu anlamaya çalışıyor. O hariç herkes hastalığını öğrenmiş durumda. C.T.'nin yaşamı iyi bir eğitim, kariyer ve başarılarla dolu. Bir bankada üst düzey yöneticilik, menkul kıymetler ve sigorta şirketlerinde yöneticilik ve vakıf genel müdürlüğü yaptı. Halen de bir üniversitede öğretim görevlisi. Geçen mayıs ayında jinekomasti (erkekte meme büyümesi) nedeniyle ameliyat olmaya karar verdi. Bir arkadaşı vasıtasıyla plastik cerrah Doç. Dr. H.T.S.’ye ulaştı. Ameliyatın İstanbul Avrupa yakasındaki bir vakıf hastanesinde olmasına karar verildi. Ancak doktor C.T.’ye hastaneye girişte yine bir plastik cerrah olan S.A.’nın adını vererek kayıt yaptırmasını istedi. C.T., doktorun bu isteğini kabul etti. Ancak o doktoru hiç görmedi. Rutin prosedürler tamamlandı ve C.T. 25 Mayıs’ta saat 08.05’te ameliyata alındı. Ameliyat başladıktan kısa süre sonra kan testi sonuçları geldi: HIV pozitif. Tekrar kan testi yapıldı; bir saat sonra yenilenen kan testinin sonucu da aynıydı. C.T. uyutulduğu için olan bitenden habersizdi; ameliyatın bitiş saati 12.35 olarak rapor edildi.
DOKTOR HESAP SORDU
C.T. hastanedeki odasında kendine geldiğinde saat 13.00’ü gösteriyordu. Göğsünde bandaj ve drenler vardı. Eski eşi başucundaydı. Doktor geldi, eski eşe görüşmek istediğini söyledi. Uzunca bir süre sonra eski eş, yanında kardeşiyle geri döndü. C.T. etrafında yaşana tuhaf telaşa bir türlü anlam veremiyordu.
ŞOKE EDEN TAVIR
Daha önceki görüşmede aynı gün taburcu olabileceği söyleyen doktor da birkaç gün hastanede kalması gerektiğini söyledi. Ortada hayıra yorulabilecek bir durum olmadığını anlayan C.T. o günü ve sonrasını şöyle anlatıyor: “Daha sonra doktorum yine odaya geldi ve ‘Her şeyi konuştunuz mu?’ dedi. Eski eşim bunun üzerine doktoru çekip dışarı çıkardı. Derken ‘Enfeksiyon riski var’ deyip odamı değiştirdiler. Ortamın gerginliği artıyordu. İyice işkillenmeye başladım. Kanser oldum ve bana söyleyemiyorlar diye düşünmeye başladım. Akşama doğru eski eşim ‘Kanında HIV pozitif hareketliliği görülmüş’ dedi. O gece öyle geçti, durumu idrak etmekte zorlanıyordum. Ertesi gün doktorum yanıma geldi, suçlayan, azarlayan bir ses tonu ve tavırla ‘Ne diyorsunuz bu işe? Hepimizi riske attınız, yakışıyor mu size! Başkalarına bulaştırabileceğinizi düşünmediniz mi’ dedi. Doktorum bilerek ve isteyerek hastalığımla ilgili özel bilgilerimi hasta mahremiyet haklarımı gözetmeden, yasal olmayan şekilde başkalarıyla paylaşmıştı. Doktorun tanıdığı arkadaşımın, eski eşimin, eski kayınbiraderimin, eski kız arkadaşımın ve başkalarının daha hastalığımdan haberi oldu. Bu ciddi hak ihlali. Kan örneklerim mevzuata aykırı şekilde kodlanmadan, adım gizlenmeden dışarıda bir laboratuvara gönderildi. Yine İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne ‘özel’ kodla gönderilmesi gereken kan örneği, haklarım ihlâl edilerek mevzuata aykırı bir uygulamayla ismim açık yazılı ve belgesiz olarak Ankara’ya Sağlık Bakanlığı’na gönderildi. Doktor tarafından Ankara’da kanın teslim edileceği kişinin bilgisi eski eşime SMS’le bildirilip kan doğrudan eski eşimin eline verildi ve kuryelik yapması sağlandı. Daha sonra yine kendisine telefonla doğrulama testi sonuçları aktarıldı.”
ESKİ EŞ: BANA EŞCİNSEL OLUP OLMADIĞINI SORDULAR
Yanına gittiğimde ameliyattan çıkmış, yatağındaydı. Bir süre sonra doktoru geldi, “Biraz görüşebilir miyiz?” diyerek beni dışarıya çıkardı. Ameliyatın nasıl geçtiğini anlatacak sandım ama, “Çok büyük bir sorunumuz var. Ameliyat sırasında HIV pozitif olduğunu öğrendik” dedi. Sonra bu bilginin ameliyatın ortasında geldiğini, bu yüzden panik yaşadıklarını, ekibin ve kendisinin çoraplarına kadar bütün giysilerini ameliyathanede bırakıp çıktıklarını ve hemen koruyucu önlemler aldıklarını anlattı. Gerçekten de ayakkabılarını çorapsız giymişti, çok şaşırdım. Derdi hasta değil, kendi riskleriydi. Sonra bana eski eşimin eşcinsel olup olmadığını, virüsü nereden kapmış olabileceğini, şüpheli bir ilişkisi bulunup bulunmadığını sordu. Kendisi ve ekibini nasıl koruyacağını bilmediğini, belki de koruyucu tedavi gerekeceğini, ancak ilaçların yan etkileri olduğunu ve bundan da çekindiğini anlattı. Başından beri tavrı ne profesyonel ne de insalcıldı... Şefkatten eser yoktu. Sonra yine aynı panikle, “Birinin ona hastalığını söyleyip ilişkide olduğu kişilere haber vermesi lazım” dedi. Ben de bir doktorum, doğrulama testi sonuçları gelmeden ve hastaya söylenmeden önce yapılması gerekenleri ona ben hatırlattım. “Hangisi kötü? Virüslü olduğunu öğrenmek mi? Sevdiğin birinin virüslü olduğunu öğrenmek mi? Sanırım ikincisi daha kötü. Belki de birincisi. Neden kötü? Virüs öldürücü olduğu için mi? Virüs bir utanç kimliği taşır mı? Anlaşılmaz duygular içinde girdaba yakalanmış gibiyim. Neresi alt, neresi üst bilmiyorum. Zombiden kötüyüm”
SÜRECİ YÖNETME HAKKIM GASP EDİLDİ
Türkiye’de insanı insan yerine koymamanın en tipik ve vahim örneklerinden birini yaşadım. HIV pozitifli yaşam benim için yepyeni bir dönem. Süreci yönetme, düzenleme hakkı benden gasp edildi. Hastalığımı ilk öğrenmesi gereken yakın çevrem değil bendim. Bu bilgiyi kimlerle paylaşıp paylaşmayacağımı seçme hakkım elimden alındı. Kendi yetkim, onayım, kontrolüm dışında bir süreç başladı. Tedirginim, eski faaliyetlerimi yönetemez haldeyim. Cesaretim kırıldı. Eskiden yaptığım pek çok şeyi yapamıyorum. Şimdi hayatımdaki herkesle ilişkilerimi bu yeni duruma göre yapılandırıyorum. HIV pozitif olduğum bilgisinin ne kadar yayıldığını bilemiyorum. Haftada iki saat psikolojik destek alıyorum. İki buçuk saatten fazla uyuyamıyorum; ilaçların etkilerini saymıyorum bile.
9 Ağustos 2012 Perşembe
Kondom (Prezervatif) Kullanımı
Kondom, cinsel yolla bulaşan hastalıklara ve hamile kalmaya karşı kullanılan bariyer önlemdir. Kondom dışında prezervatif, kaput, kılıf gibi farklı ifadelerle de karşılaşabilirsiniz. Bunların hepsi aynı anlamı taşırlar.
Erkek ve kadın kondomları olmak üzere 2 tür kondom bulunur. Erkek kondomları penise geçirilir. Kadın kondomları ise bir tarafı kapalı diğer tarafı ise açık ve hakla şeklindedir. Kapalı tarafı vajina içine geçirilerek kullanılır. Kadın kondomları yaygın bir şekilde kullanılmadığı için bu yazıda sadece erkek kondomu kullanırken nelere dikkat etmeliyiz konusundan bahsedeceğim.
Kondom, cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemede en etkili yöntemdir. Bu sebeple kondom kullanımını doğru bir şekilde öğrenmek, aktif cinsel yaşamı olan her birey için gereklidir. Şimdi adım adım nelere dikkat etmemiz gerektiğine bakalım.
1. Lateks kondom kullanın. Lateks kondomların HIV bulaşmasını engellediğini yönünde bilimsel çalışmalar mevcut. Serin ve kuru yerde muhafaza edin ve son kullanma tarihi geçirmeyin. Aksi durumda kondomun ilişki sırasında yırtılması söz konusu olabilir.
2. Kondomu ambalajından makas gibi kesici aletlerle ve dişinizle açmayın. Bu durumda kondoma istemeden zarar verebilirsiniz. Ambalajın üzerindeki çizgili olan bölümden kolayca açılır.
3. Kondom sertleşmiş penis üzerine, partnerinizin cinsel bölgesine temastan önce takılmalı. Boşalmadan önce oluşan ön sıvıyla da HIV dahil cinsel yolla bulaşan hastalıklar bulaşabilir.
4. Kondomun ucunda 1-1.5 cm kadar boşluk bırakın. Meninin akabilmesi için bu gerekli. Kondomun ucunda meninin boşalacağı yer, başparmak ve işaret parmağı ile havası alınarak kondom penise geçirilmeli.
5. Kayganlaştırmayı arttırmak için asla yağlı maddeler kullanmayın. Vazelin, yağlı el kremleri, bebe yağı vs. Kondomun yırtılma riskini arttırırsınız. Bunun yerine su bazlı lubricant (krem) kullanabilirsiniz. Su bazlı kayganlaştırıcılar vajinal kurulukta ya da anal ilişkide ilişkinin daha rahat olmasına yardımcı olur. Bu sayede dokularda hasar olasılığı azaltılabilir.
6. Boşalma sonrası sertleşme kaybolmadan penis, vajina ya da anal bölgeden çekilmeli. Bu sırada kondom tutularak kayması ve meninin dışarı akması önlenmeli. Çıkardıktan sonra açık ucuna düğüm atılarak çöpe atılmalı. Kondomun tek kullanımlık olduğunu unutmayın.
8. Birden çok kez ilişki olasılığını düşünün ve yanınızda yedek kondom bulundurun.
9. Kondomu cüzdanınızda taşımayın. Vücut ısısı ve sürtünme sebebiyle kondom zarar görebilir.
10. Oral ilişki sırasında da kondom kullanın. HIV bulaşı açısından risk çok düşük te olsa HPV gibi bulaş olasılığı yüksek olan cinsel yolla bulaşan hastalıkların olduğunu unutmayın.
11. Penis boyutuna göre kondom seçmeye dikkat edin. Penisinize büyük ya da küçük gelen kondomlar kayma, çıkma ve yırtılma gibi sonuçlar doğurabilir.
Kondom doğru kullanıma rağmen riskli bir durumla karşılaşırsa, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı test yaptırmalısınız. Partnerlerden biri HIV pozitif ise temas sonrası profilaksi gerekebilir. Temas sonrası profilaksi kullanımı hakkında bilgi için yazıyı okuyun .
Erkek ve kadın kondomları olmak üzere 2 tür kondom bulunur. Erkek kondomları penise geçirilir. Kadın kondomları ise bir tarafı kapalı diğer tarafı ise açık ve hakla şeklindedir. Kapalı tarafı vajina içine geçirilerek kullanılır. Kadın kondomları yaygın bir şekilde kullanılmadığı için bu yazıda sadece erkek kondomu kullanırken nelere dikkat etmeliyiz konusundan bahsedeceğim.
Kondom, cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemede en etkili yöntemdir. Bu sebeple kondom kullanımını doğru bir şekilde öğrenmek, aktif cinsel yaşamı olan her birey için gereklidir. Şimdi adım adım nelere dikkat etmemiz gerektiğine bakalım.
1. Lateks kondom kullanın. Lateks kondomların HIV bulaşmasını engellediğini yönünde bilimsel çalışmalar mevcut. Serin ve kuru yerde muhafaza edin ve son kullanma tarihi geçirmeyin. Aksi durumda kondomun ilişki sırasında yırtılması söz konusu olabilir.
2. Kondomu ambalajından makas gibi kesici aletlerle ve dişinizle açmayın. Bu durumda kondoma istemeden zarar verebilirsiniz. Ambalajın üzerindeki çizgili olan bölümden kolayca açılır.
3. Kondom sertleşmiş penis üzerine, partnerinizin cinsel bölgesine temastan önce takılmalı. Boşalmadan önce oluşan ön sıvıyla da HIV dahil cinsel yolla bulaşan hastalıklar bulaşabilir.
4. Kondomun ucunda 1-1.5 cm kadar boşluk bırakın. Meninin akabilmesi için bu gerekli. Kondomun ucunda meninin boşalacağı yer, başparmak ve işaret parmağı ile havası alınarak kondom penise geçirilmeli.
5. Kayganlaştırmayı arttırmak için asla yağlı maddeler kullanmayın. Vazelin, yağlı el kremleri, bebe yağı vs. Kondomun yırtılma riskini arttırırsınız. Bunun yerine su bazlı lubricant (krem) kullanabilirsiniz. Su bazlı kayganlaştırıcılar vajinal kurulukta ya da anal ilişkide ilişkinin daha rahat olmasına yardımcı olur. Bu sayede dokularda hasar olasılığı azaltılabilir.
6. Boşalma sonrası sertleşme kaybolmadan penis, vajina ya da anal bölgeden çekilmeli. Bu sırada kondom tutularak kayması ve meninin dışarı akması önlenmeli. Çıkardıktan sonra açık ucuna düğüm atılarak çöpe atılmalı. Kondomun tek kullanımlık olduğunu unutmayın.
8. Birden çok kez ilişki olasılığını düşünün ve yanınızda yedek kondom bulundurun.
9. Kondomu cüzdanınızda taşımayın. Vücut ısısı ve sürtünme sebebiyle kondom zarar görebilir.
10. Oral ilişki sırasında da kondom kullanın. HIV bulaşı açısından risk çok düşük te olsa HPV gibi bulaş olasılığı yüksek olan cinsel yolla bulaşan hastalıkların olduğunu unutmayın.
11. Penis boyutuna göre kondom seçmeye dikkat edin. Penisinize büyük ya da küçük gelen kondomlar kayma, çıkma ve yırtılma gibi sonuçlar doğurabilir.
Kondom doğru kullanıma rağmen riskli bir durumla karşılaşırsa, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı test yaptırmalısınız. Partnerlerden biri HIV pozitif ise temas sonrası profilaksi gerekebilir. Temas sonrası profilaksi kullanımı hakkında bilgi için yazıyı okuyun .
6 Ağustos 2012 Pazartesi
İmam AIDS Olursa
Sina Koloğlu'nun, "İmam AIDS Olursa" başlıklı olan Milliyet'teki bugünkü köşe yazısından alıntıdır.
...
Samanyolu Televizyonu’nun vitrin dizisi ‘Farklı Boyut’un kendine özgü senaryosu var. Bunun en son örneği ‘Farklı Boyut’ta (10’uncu bölümde) yer aldı. İmam Eyüp, yüzünün sadece üç yerinde bulunan yaralarla dolaşıyor. Halsiz. Eşi Meryem, tesettürlü (tersi olamazdı!). Onu zorla doktora götürüyor ve gerçek ortaya çıkıyor Eyüp, AIDS. Tabii bunu eşinin yanında ona söylemek doktor için diğer hastalarından (!) daha zor oluyor. Malum, hastalık kan yolundan ya kan alınırken ya da malum şekilde geçiyor. Senaristleri bu konuda taktir etmemek mümkün değil. Çok izlenen kanalların başvurduğu ‘dikkat çeken temalar’ arasında böyle bir şeyi düşünmeleri olanaksız. İşte ‘Farklı Boyut’ ekibi kendi formatları içinde olabilecek en ‘sansasyonel hali’ yakalamışlar. İmamı AIDS yapmışlar. Meryem eşine “Eyüp zina yaptın mı?” diye sorunca, Eyüp “Sen neler diyorsun Meryem” derken adeta yıkılıyor. Çocukları alıp evi terk ediyor Meryem. Hoca derbeder sokaklarda oksijen tüpü ve tekerlekli sandalyeyle dolaşıyor ney eşliğinde. Ve cemaate verdiği son vaazda bir de onlara anlatıyor durumu; “Ben AIDS oldum. Hep uzak durdum, zina etmedim. Af buyurun, zina etmedim. Nasıl bulaştı bilmiyorum” dedikten sonra mesaj veriliyor: Allah’tan gelen bir hastalık. Kabul etmekten başka çare yoktur. Ve bu Eyüp İmam’ın son anları olur. Peki bu durumda meslek imamlık olmasa ne olacaktı? Bu şık her meslek için geçerli mi? Böyle söyleyip yırtmak mümkün mü? Dedim ya ‘Farklı Boyut’ kendine özgü senaryosuyla televizyonda farklı bir yer edindi. Başka hangi dizide imam AIDS olabilirdi?
...
HIV/AIDS temasını işleyen dizilerde, filmlerde nedense HIV pozitif kişi hep AIDS evresindedir ve sonuçta ölür. Avazımız çıktığı kadar "HIV/AIDS öldürmez" diyelim, nafile... Milyonlarca kişiye ulaşan bu yapımlar bizim cılız mücadelemizi yerle bir etmeye yetiyor.
Gerçi imamı ölüme götüren, biraz da eşinin ve toplumun durumuna olan tepkisi olmuş. Bu boyutuyla verilen mesaj doğru ve anlamlı. Toplumsal ayrımcılık, HIV pozitiflerin karşılaşma olasılığının yüksek olduğu bir durum. Toplumsal önyargılardan, ayrımcılık ve damgalamadan HIV pozitifleri koruyacak yasal düzenlemeler olmadığı müddetçe, daha çok HIV pozitifi öldürürüz ya da zaten ölmeden mezara göndermiş oluruz.
Diğer yandan dizinin sonunda verilen mesajda, imamın durumu "Allah'tan gelen bir hastalık" şeklinde verilmiş. En azından Sina Koloğlu öyle değerlendirmiş. Bu yorum, "HIV sadece ahlaksızların! başına gelmez masumların! başına da gelebilir" gibi bir anlam taşıyor. Toplumsal belleğimizde HIV ile ilişkilendirdiğimiz gruplar belli. Bunlar dışındaki bir kişi, örneğin imam HIV pozitif olduğunda "Allah'tan gelen bir hastalık" oluyorken diğerlerine "Hak etmiş, ahlaksız" deyiveriyoruz. Çünkü yapmayı en sevdiğimiz şey kategorize etmek...damgalamak...
...
Samanyolu Televizyonu’nun vitrin dizisi ‘Farklı Boyut’un kendine özgü senaryosu var. Bunun en son örneği ‘Farklı Boyut’ta (10’uncu bölümde) yer aldı. İmam Eyüp, yüzünün sadece üç yerinde bulunan yaralarla dolaşıyor. Halsiz. Eşi Meryem, tesettürlü (tersi olamazdı!). Onu zorla doktora götürüyor ve gerçek ortaya çıkıyor Eyüp, AIDS. Tabii bunu eşinin yanında ona söylemek doktor için diğer hastalarından (!) daha zor oluyor. Malum, hastalık kan yolundan ya kan alınırken ya da malum şekilde geçiyor. Senaristleri bu konuda taktir etmemek mümkün değil. Çok izlenen kanalların başvurduğu ‘dikkat çeken temalar’ arasında böyle bir şeyi düşünmeleri olanaksız. İşte ‘Farklı Boyut’ ekibi kendi formatları içinde olabilecek en ‘sansasyonel hali’ yakalamışlar. İmamı AIDS yapmışlar. Meryem eşine “Eyüp zina yaptın mı?” diye sorunca, Eyüp “Sen neler diyorsun Meryem” derken adeta yıkılıyor. Çocukları alıp evi terk ediyor Meryem. Hoca derbeder sokaklarda oksijen tüpü ve tekerlekli sandalyeyle dolaşıyor ney eşliğinde. Ve cemaate verdiği son vaazda bir de onlara anlatıyor durumu; “Ben AIDS oldum. Hep uzak durdum, zina etmedim. Af buyurun, zina etmedim. Nasıl bulaştı bilmiyorum” dedikten sonra mesaj veriliyor: Allah’tan gelen bir hastalık. Kabul etmekten başka çare yoktur. Ve bu Eyüp İmam’ın son anları olur. Peki bu durumda meslek imamlık olmasa ne olacaktı? Bu şık her meslek için geçerli mi? Böyle söyleyip yırtmak mümkün mü? Dedim ya ‘Farklı Boyut’ kendine özgü senaryosuyla televizyonda farklı bir yer edindi. Başka hangi dizide imam AIDS olabilirdi?
...
HIV/AIDS temasını işleyen dizilerde, filmlerde nedense HIV pozitif kişi hep AIDS evresindedir ve sonuçta ölür. Avazımız çıktığı kadar "HIV/AIDS öldürmez" diyelim, nafile... Milyonlarca kişiye ulaşan bu yapımlar bizim cılız mücadelemizi yerle bir etmeye yetiyor.
Gerçi imamı ölüme götüren, biraz da eşinin ve toplumun durumuna olan tepkisi olmuş. Bu boyutuyla verilen mesaj doğru ve anlamlı. Toplumsal ayrımcılık, HIV pozitiflerin karşılaşma olasılığının yüksek olduğu bir durum. Toplumsal önyargılardan, ayrımcılık ve damgalamadan HIV pozitifleri koruyacak yasal düzenlemeler olmadığı müddetçe, daha çok HIV pozitifi öldürürüz ya da zaten ölmeden mezara göndermiş oluruz.
Diğer yandan dizinin sonunda verilen mesajda, imamın durumu "Allah'tan gelen bir hastalık" şeklinde verilmiş. En azından Sina Koloğlu öyle değerlendirmiş. Bu yorum, "HIV sadece ahlaksızların! başına gelmez masumların! başına da gelebilir" gibi bir anlam taşıyor. Toplumsal belleğimizde HIV ile ilişkilendirdiğimiz gruplar belli. Bunlar dışındaki bir kişi, örneğin imam HIV pozitif olduğunda "Allah'tan gelen bir hastalık" oluyorken diğerlerine "Hak etmiş, ahlaksız" deyiveriyoruz. Çünkü yapmayı en sevdiğimiz şey kategorize etmek...damgalamak...
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)